2025 GİRERKEN TÜRKİYE VE DÜNYA
Dünya genelinde seçimlerin ve savaşların damga vurduğu, ekonomik krizlerin yaşandığı 2024'te Türkiye’yi de etkileyen birçok ekonomik, siyasal gelişme yaşandı.
2024 yılında yapay zeka alanında önemli gelişmelerin olduğunu ve birçok sektörde hızlı bir şekilde yapay zeka destekli proseslerin devreye girdiği bir yıl oldu. Covid 19 salgını sonrasında Dünya genelinde başlayan ekonomik daralma ve enflasyonist yapıların etkisi Ülkemizi çok daha fazla etkileyerek devam etti. Trump Amerika Birleşik Devletlerinde başkan seçildi. Özellikle Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaş ile İsrail’in Gazze, Lübnan ve İran üzerinde yürüttüğü operasyonlar dünyayı etkilemeye devam etti. Yılın son günlerinde Suriyeli muhalifler tarafından başlatılan hareket, beklenmedik şekilde Suriye’deki Esad diktatörlüğüne son verdi.
Yukarıda ana hatları ile bahsedilen gelişmeler Dünya ile birlikte ülkemizi de etkilemeye devam edecektir. İçinden geçtiğimiz dönemi bazı düşünürler post 3. Dünya savaşı olarak değerlendirmektedir. Israil tarafından Amerika Birleşik Devletinin desteği ile yürütülen Arap ülkeleri ile barışma politikaları büyük ölçüde Israil lehine başarılı olmuştur. Israil üzerine oturduğu Filistin topraklarını da mikro ölçekte parçalamış ve kendisi ile silahlı mücadele yapan Hamas grubunu Gazze Şeridine sıkıştırmıştır. Bu baskıyı kıracağı inancıyla ve İran’ın desteği ile 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas tarafından İsrail’e başlatılan saldırıların akabinde İsrail silahlı güçleri Gazze şeridinde askeri operasyon başlatmıştır. İsrail tarafından. Gazze Şeridindeki yerleşim yerleri bombalanarak yerle bir edildi. On binlerce sivil Filistinlinin çocuk, kadın, yaşlı ayırt edilmeden katledilmesi 2024 yılında tüm hızıyla devam etti. Muhtemelen önümüzdeki yıllarda Gazze Şeridinin münhasır ekonomik bölgesi içinde Akdeniz’de tespit edilen, petrol ve doğal gaz kaynakları Israil tarafından el konularak işletilecektir. İsrail bu çatışmayı da gerekçe gösterip, Lübnan Hizbullah’ına, Hamas yöneticilerine ve İran askeri ve siyasi unsurlarına ileri teknoloji kullanarak suikastlar düzenlemiş ve başarılı olmuştur.
Lübnan’da Hizbullah’a yönelik İsrail’in yaptığı askeri operasyonlar başarılı olmuş, Suriye rejiminin destek unsurlarından olan, Hizbullah ve İran’ın zayıflamasını sağlamış ve muhalifler beklenmedik bir şekilde hızlı bir şekilde Esad diktatörlüğünü yıkmıştır. Bu gelişmeler 2025 yılında Türkiye’nin hem milyonlarca Suriyeli sığınmacının dönüşlerini kolaylaştırması hem de Suriye’de kurulacak yeni yönetimin Türkiye’nin uzunca bir süre desteğine ihtiyacının olacak olması sebebiyle siyasi ve ekonomik avantajlarını beraberinde getirecektir.
Amerika Birleşik Devletlerinde Trump 5 yıl aradan sonra ikinci kez başkan seçildi. Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkiler son beş yıldır istenilen seviyede yürütülemedi. Trump’ın ilk döneminde de bazı sıkıntılar yaşanmasına rağmen, Biden ile çok daha sıkıntılı bir süreç geçirildi. Yeni başkan Trump’ın beklendiği gibi uzak doğu ile daha çok meşgul olması Çin’i hedefine koyması ve Ortadoğu’dan Amerika Birleşik Devletinin elini çekmesi halinde, uzun süredir uğraştığımız PKK terörünü bertaraf etmemiz açısından yeni imkanlar sağlayacaktır.
Covid sonrası dünyada gelişen ekonomik kriz döneminin ilk yılları Türkiye’nin Cumhur Başkanlığı ve hemen akabinde mahalli seçim yılına denk gelmesi sebebiyle seçim ekonomisi uygulanmıştır. Enflasyonun çok altında faiz ve yüksek emisyon ile piyasa desteklenmiş, tasarruftan çok harcama artırmaya yönelik politikalar devreye sokulmuştur. Bu politika sonuncunda dövize olan talep, Merkez Bankası kaynakları ile karşılanmaya çalışılmış ve rezervler negatif seviyelere gelmiştir. Bir süre sonrada döviz kuru patlamış, önlemek için döviz endeksli mevduat devreye sokulmuştur. Bu nedenle uzunca bir süredir unutulan hiper enflasyon yaşayan ülkelerden birisi haline gelmiştir. 31 Mart 2024 tarihinde yapılan mahalli idare seçimlerde Ak Parti seçimi kayıp edip, uzun süredir yönetimde olan büyük şehirler, iller ve ilçeler muhalefet partilerinin yönetimine geçmiştir. Hükümet artık sürdürülemez hale gelen bu ekonomik modelden vaz geçip, Türkiye’yi krizden çıkmak ve enflasyonu düşürmek için uygulamaya geçtiği yüksek faiz ve tüketimi sabit gelirlilerin reel gelirlerini azaltıcı politikalar uygulamaya başladı. Ekonomistlerin önemli bir bölümü tarafından da desteklenen bu yeni politika geniş kesimleri, yoksulluk ve fakirliğe ittiği için mutsuz etti. 2025 yılında da bu politikanın devam edeceği, yıllık enflasyonun %50 civarında olduğu bir yılı geride bırakırken asgari ücrete %30 oranda artış yapılıp, 20.104,00 TL olarak belirlenmesi ile kendini belli etti. Muhtemelen sabit gelirli emekli, dul ve yetimlere de düşük oranlı artış yapılıp, bu kesimler daha da fakir hale getirilip, gelir dağılımı çok daha bozulacaktır. Güney Amerika ülkelerinin yaşadığı fakir-zengin uçurumu sonucu orta kesimin yok olmasının sancıları göz önünde tutularak, bunun bir beka problemi olabileceğini hesap ederek, krizlerin oluşmasında etkisi olmayan bu kesimleri koruyup, ekonomik krizin faturasının devlet harcamalarını azaltarak ve zengin kesimlerin maliyeti üstleneceği politikaların acil olarak devreye alınması gerekmektedir.
Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaş, Rus topraklarına taşındı. Savaşın 4. Yıla girmiş olması ve Ukrayna’nın Nato ülkeleri tarfından desteklenmesi sonucunda savaş 2024 yılında Rus topraklarına taşımıştır. Her ne kadar Rusya Ukrayna topraklarının %15’ni işgal etmiş olsa da Ukrayna, Rusya’nın Kursk bölgesini işgal etmiştir. Ayrıca zaman zaman orta ve uzun menzilli füzeler ile Rusya’nın içlerini vurmaktadır. Ukrayna, Moskova’da suikast düzenlemekte, dronlar ile Rusya’nın içlelerinde saldırılar düzenlemektedir. Maalesef bu dron saldırılarından birisi Çeçenistan’ın başkenti Grozni’ye sefer yapan Azerbaycan Havayolları uçağının inişi sırasında gerçekleşmiş ve Ruslar tarafından atılan önleme füze ve kurşun atışları uçağa isabet etmiştir. Ruslar bu eylemi örtmek istenmesi nedeniyle yapılan, başka alana izin inişi vermeme, navigasyonu bozma ve dijital müdahale ile Kazakistan’a düşmüştür. Kazada ölen kardeşlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Bu savaşın 2025 yılında bitirilmesi için çabaların yoğunlaşacağını değerlendiriyorum. Sonuç alınıp, alınmayacağı hususunda ise pek iyimser değilim.
Türkiye’de son aylarda Cumhur ittifakının milliyetçi kanadından terörist başının terör örgütünü dağıtması karşılığı serbest bırakılabileceğine ilişkin çıkış yapmıştır. Bu çıkışın arkasından gelen gelişmeler 2025 yılında DEM partisinin yeni anayasa yapılmasına destek vermesi karşılığında bir takım tavizlerin verileceği tahmin edilmektedir. Türkiye’de hiçbir zaman herhangi bir etnik gruba karşı ırkçı bir tavır alınmamıştır. Osmanlı Devletinin son döneminde Ermeniler devletin zayıflığından istifade ederek, isyan etmiş ve yüzlerce yıldır yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalmışlardır. Rumlar ise Kurtuluş Savaşı sırasında aynı hatayı yapmışlar ve aynı şekilde Anadolu’nun dışına çıkmak durumda kalmışlardır. O nedenle birlikte kardeşçe yaşadığımız etnik gruplar kardeşliğe halel getiren tavır içine girerlerse, Türk sorunu olmaya başlarlar. Devleti idare edenler izledikleri politikalarda bu gerçeği hiçbir zaman göz ardı etmemelidirler.
Çin Doğu Türkistan bölgesinde yaşayan Müslüman Türklere yönelik baskı ve zulmünü 2024 yılında da artırarak devam ettirdi. Çinlilerin Sincan-Uygur Özerk bölgesi olarak isimlendirdiği ve işgal ettiği bu topraklar; petrol, doğal gaz, uranyum, krom, demir, kömür ve berilyum gibi nadir elementler açısından son derece zengin. Tarım ve hayvancılık ile çok büyük nüfus barındıran Çin’in gıda kaynaklarından. Türkiye, Türk Cumhuriyetleri ile Çin’i kara ve demiryolu ile batıya bağlayacak bir kuşak bir yol projesi yürütülmektedir. Bu proje Çin açısından özellikle Amerika Birleşik Devletleri ile Pasifikte yaşanacak ister sıcak çatışma isterse soğuk savaş (Konteyner Gemilerinin geçişini zorlaştırma) bu yeni rotanın önemini çok artırmaktadır. Türkiye, Türk Cumhuriyetleri ile de ağız birliği yaparak, Türklere karşı yapılan bu zulmün sona ermemesi halinde kuşak-yol projesinin hayata geçmeyeceğini kesin bir dille ifade etmelidirler. Bu yapılmadığı takdirde, Amerika Birleşik Devletleri Doğu Türkistan’da yaşayan kardeşlerimizi bir aparat olarak kullanmaya çalışacaktır.
Türkiye, olağan dışı gelişmelerin yaşanacağı şimdiden belli olan 2025 yılında; içeride hızlı bir şekilde tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçecek, ileri teknoloji üreticisi ülkelerinden birisi olmayı hedefleyen, savunma sanayiyi en üst seviyeye çıkarmaya yönelik, uzun vadeli stratejik planlamayı yapmalıdır. Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasında her yıl daha da gelişen ilişkiler karşılıklı bağımlılık sağlayacak ekonomik, siyasi ve kültürel çalışmalar ile en üst seviye çıkarılmalıdır. Ağır ekonomik krizin yükünü, hızlı bir şekilde sabit gelirlilerin üzerinden alıp, yüksek gelirli kesimlere yönlendirmelidir. Kamu harcamaları gözden geçirilip, israf ve gereksiz yatırımların önüne geçilmelidir. Türkiye’nin gençlerinin mesleki becerilerine uygun istihdam metotları geliştirilmeli, üretimin yabancı göçmenlerin tekeline terk edilmemeli, gençlerin iş beğenmemelerine sebep olan faktörler ortadan kaldırarak üretime kanalize edilmelidir.
Netice olarak 2025 yılının Türk Dünyası ve Türkiye’ye hayırlar getirmesi, İslam dünyasının uyanışına vesile olmasını temenni ederim. Devletimizi yönetenlerin aldıkları kararlarda “Her Şey Türk İçin Türk’e göre” ilkesini rehber edinmelerini, liyakatli kadrolar ile adil bir yönetim ile memleketimizi yönetmelerini temenni ederim.